SALI              15             OCAK

Öyle ki, sevgili Kişi’de bize bağışladığı yüce lütfu övülsün.

Efesoslular 1: 6

Tanrı bizi sevgili Kişi’de karşılıksız olarak bağışladı, deniyor. Kimdir bu sevgili kişi? Başka çevirilerde “Sevgili Oğlunda” diyor. Bu oğul (ruhsal anlamda) İsa Mesih’tir.

Tanrı, iman edeni Mesih’te görür ve O’nu kabul ettiği gibi imanlıyı da aynı şekilde kabul eder. Bu harikadır. Ancak bu temele dayanarak Tanrı beni bağışladı. Bağışlanmayı ben asla kendi becerilerimle ya da iyi işlerimle kazanamam. Ben Tanrı’nın sevgili Oğlunda kabul edildim, bağışlandım. Tanrı Mesih’i nasıl seviyorsa beni de öyle seviyor, çünkü ben Mesih’teyim. İşte değerli dostum, bağışlayabilmenin anahtarı burada yatmaktadır. Tanrı beni kabul etti. O beni İsa’da görüyor. Rab bana o güveni verdi. Bu kurtuluş güveni, garantisi benim yüreğime büyük bir teselli verir. Ben bağışlanmanın ne kadar harika olduğunu görüp yaşamaktayım. Bunu anlayıp hayatıma alıp yaşayabildiğim için, yüreğimde affetme gücünü bulurum. Bu alanda zaten Tanrı bana gereken gücü ve desteği de sağlar. Tanrı’nın Sözü ve iman ettiğimde yüreğime gelen Tanrı’nın Kutsal Ruh’u beni bu yönde de eğitir, geliştirir.

PAZARTESİ              13             OCAK

Rab’bin sizi bağışladığı gibi siz de

birbirinizi bağışlayın.

 Koloseliler 3: 13

Bağışlayabilmek için, bağışlanmamızı bilmemiz gerekir. Tanrı Sözü bize, Tanrı’nın bizi bağışladığını belirtir. Neden Tanrı bizi bağışlasın? Çünkü biz günah işleyerek aslında her tür kötülüğü, yasasızlığı, haksızlığı Tanrı’ya karşı işledik. Hatta Tanrı’ya düşman olduk. O’nun buyruklarını, ilkelerini ayaklar altına alıp çiğnedik. Böyle bir durumda Tanrı’nın bizi haklı olarak cehenneme atması gerekirdi. Ama seven Tanrı, bizim işlediğimiz tüm günahlarımızı affedebilmek için, en büyük fedakarlığı gösterdi ve İsa Mesih’i dünyamıza gönderdi. Kutsal olan Tanrı’nın bizi bağışlayabilmesi için, İsa Mesih’i bizim yerimize cezalandırdı. Bizim üzerimize gelmesi gereken tüm yargıyı İsa’nın üzerine koydu. İşte bu Tanrı’nın bizlere uzattığı inayeti, merhameti ve sevgisidir.

Tanrı bizi bağışladı, hem de bunu karşılıksız olarak yaptı. Çünkü bizim yerimize İsa yargılandı. Şimdi bunu anlayan, Tanrı’nın sunduğu bu bağışı yaşamına alan kimse artık gerekli olan Tanrı gücüne sahip olur aslında. Yeterince suyu olan, başkasına da su verebilir!

PAZAR              13             OCAK

Rab’bin sizi bağışladığı gibi siz de

birbirinizi bağışlayın.

Koloseliler 3: 13

İnsanın kendisine yapılan kötülüğü bağışlaması her ne kadar önemli ve gerekliyse de, insan bunu pratikte nasıl yapacağını pek bilmez ya da affetmeyi kolay kolay gerçekleştiremez yaşamında. Affetme konusunda konuştuğum bir sürü insanımız bana hep şöyle dediler: “Söylediklerin güzel de, ama bana yapılan o onur kırıcı hakaretleri, haksızlığı, kötülüğü nasıl unutabilirim, nasıl hiç olmamış gibi atarım aklımdan. Deniyorum, ama bir türlü başaramıyorum! O haksızlıkları bir türlü unutamıyorum.”

Siz de böyle bir durumdaysanız size de tam olarak hak veriyorum. Kötülüğe iyilikle yanıt vermek, affetmek insan doğasına oldukça ters düşen bir durumdur. Susuzluktan kavrulan birisi, elinde olan bir iki damla suyu başkasına vermesi mümkün değildir. Ama yeterince suyu olan insan o fazla suyundan verebilir. Bunun gibi, sevildiğini bilen daha kolay sevebilir. Affedildiğini bilen yine affetmede başarı gösterebilir. Bugünkü ayetimiz de tam bunu bize gösteriyor: “Tanrı’nın sizi bağışladığı gibi” diyor. Bu bağışlama, merhamet etme ve sevme işini önce Tanrı yaptı. İşin asıl püf noktası da budur!

CUMARTESİ              12             OCAK

Erdemli insan tuttuğu yoldan emindir.

Süleyman’ın Özdeyişleri 21: 29

İyi, dostça ve birbirimize yardım ederek, merhamet göstererek yaşamak varken neden insanoğlu bu kadar saldırgan oluyor, kötülük ediyor, acımasızca davranıyor?

İnsanlar kendilerine bir saldırı geldiğini hissederlerse hemen saldırgan olabilirler. Hatta kaba güce bile başvurabilirler. Korkusu, kaygısı olan, haksızlığa uğrayan insanlar da genellikle saldırgan olabilirler. Bir insanın içinde bulunduğu durum da onu saldırgan yapar ve başkalarına zarar vermeye kadar götürür. Bazen, düşüncesizce bir hareket, bir anlık öfke ortalığı allak bulak eder. Affetme konusunda bunları da düşünmemiz gerekir.

Affetme olmadığı zaman, yaşanmış olan o olumsuz, acı anılar tekrar ve tekrar düşüncelerinizde, yüreğinizde canlanacaktır. Şunu unutmamak gerekir ki, bağışlamak, o acı olayı aklımızdan, zihnimizden silmek değil, zaten silemiyoruz da; ama bu acı olayları her anımsadığımızda, onu bağışladım, bu olayı unutmaya karar verdim, demenin yararı olacaktır. Yani o kimseyi bağışladığınızı kendinize anımsatın.

CUMA             11             OCAK

Ey sevgililer, hiçbir zaman öç almayın.

Romalılar 12: 19

İnsanların çoğu, belki de hepimiz hayal kırıklığına, haksızlığa, kötülüğe uğradığımızı düşündüğümüzde, içimizde bir öç alma duygusu gelişir. Bunu yaparken de yapılan o kötülüğü ya da haksızlığın en ince taraflarını cımbızla çekip ortaya çıkarır, hep o olumsuz durumlar üzerinde aklımız, düşüncelerimiz yoğunlaşır. Böylece de kin ve nefret duygularımızı körükleriz. Kin gütme, öç alma duygusu, biliyor musunuz, bizi öylesine kör ve tutsak eder ki, yaşamın o güzelliklerini göremez bir duruma geliriz. Oysa affetmek, hem yüreğimizdeki, içimizdeki o güzel, iyi şeyleri ortaya çıkarır, hem de karşımızdaki insanı olumlu yönde değişmeye iter. Affetmek insanı hem ruhsal hem de fiziksel alanda sağlıklı tutmaya da yarar.

Tekrar edeceğim: Affedebilme bir erdemdir, affedebilen aslında kişiliği güçlü olandır. Kötülüğü, kin gütmeyi, öç almayı herkes çok kolayca yapabilir, ama affetmeyi herkes yapamaz. Bu nedenle affedebilme gücünü Rab’den dile, O sana gereken yardımı sağlayacaktır. Bundan emin olabilirsin.

Go Top