PERŞEMBE 10 OCAK
Her bakımdan alçakgönüllü, yumuşak huylu,
sabırlı olun, sevgiyle birbirinize katlanın.
Efesoslular 4: 2
Dostum, bize acı vereni, canımızı yakanı bağışlamak kolay değildir. İçimizi kemiren bir kanser mikrobu gibi, uğradığımız o acı, yüreğimizi yakan o haksızlık, kötülük bizi de içten mahvetmektedir. Bu nedenle affetmek gerekir. Çünkü affetmemekle aslında en büyük zararı kendimize veriyoruz. Daha önce de dediğim gibi, affetmemekle, affetmediğiniz insana bir zarar veremez, onu incitemezsiniz. Ancak kendinize zarar vermektesiniz. Çözüm, bağışlamaktır. Bağışlarken aslında kendinizi kin, nefret, intikam alma zincirlerinden — bağlarından kurtarırsınız. Özgür olursunuz.
Affetmekle aynı zamanda bir adım daha ileriye atmış olursunuz: Bu merhamet adımıdır. Merhamet ve affetmek birbiriyle ilişkilidir. Özellikle kötülük edenin pişman olduğu görüldüğünde, insanın yüreğinde bir merhamet duygusu oluşur ki, o zaman affetmek de kolaylaşır.
Bağışlamaya ilişkin bir uzman kişi şöyle demişti: “Sen yaptıklarından daha değerlisin!” Ne demektir bu? Evet, bir haksızlık, bir kötülük ettin. Ama sen iyi şeyler de yapabilirsin; halen de sende bir umut görüyorum. Yani, kötülüğü bırakıp iyilik yapabilirsin diye affetmekle karşıdakine de iyi yönde yardım etmiş olursun.