ÇARŞAMBA             28                MART

Kendilerinde barış yokken onlar barış barış diye halkın yarasını üstten iyi ettiler.

Yeremya 6: 14

Uluslar ve insanlar arasında bir uyum, güven ve barış olduğunu bir düşünün! Herkesle kardeşçesine, barış ortamında yaşasaydık ne kadar harika olurdu, değil mi? Aslında gönlümüz bunu istiyor; yani huzura, güvene, bir özlem duyuyor ve bu erdemleri arıyoruz. Özgüvene hasretiz; esenliğe susamışız ve bunları arzuluyoruz. Ne yazık ki, her zaman hayal kırıklığı yaşıyoruz. Çünkü insanlar arasında ne barış var, ne uyum, ne güven, ne de huzur! Tam tersine, insanlar arasında bir çekişme, sen ben kavgası, nefret, sevgisizlik en yüksek düzeye çıkmıştır. Birbirimizle dostça yaşayacağımıza birbirimizi yiyoruz, birbirimizi ısırıyoruz. Her tarafta savaş, kavga, çatışma sesleri geliyor. Kin, nefret baş alıp gidiyor. Barış barış diye haykıran insan, yine barışı kendisi bozuyor. Neden istediğimiz ve özlediğimiz bu barışa kavuşamıyoruz?
Yanıtı Tanrı Sözü veriyor. nsanın yüreğinde barış yoktur, ama barış barış diye haykırmaktadır; ancak getirebildikleri yüzeysel bir barıştır; üstünkörü bir barıştır. Asıl barış insanın yüreğinde başlamalıdır. Bu da önce Tanrı ile barışmakla mümkündür.