Biz daima başkalarının bize yaptıklarından, bizi kırdıklarından, yaraladıklarından, bize haksızlık ettiklerinden, bizi saymadıklarından, bizim hakkımızı yediklerinden şikayet ederiz, değil mi? Başımıza ne geldiyse, hep onun ya da bunun yüzünden geldi diye düşünürüz. Nedense, hep haksızlığa uğrayan biziz, hep bizim hakkımızı yiyorlar! Ama bizim de başkalarına ne kadar acı, ıstırap verdiğimizi, haksızlık ettiğimizi, kardeşlerimizi yaraladığımızı, kırdığımızı, incittiğimizi aklımıza bile getirmeyiz kolay kolay. İnsanların bize saygı göstermelerini, bizleri sevmelerini, bizleri dinlemelerini, bize karşı sabırlı, hoşgörülü, anlayışlı olmalarını bekleriz. Ya biz! İster aile içerisinde, ister kardeşlerimiz arasında, ister insanlar arasında olsun, onlara karşı gereken sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü gösteriyor muyuz? Tanrı Sözü bize şöyle der: “İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın” (Matta 7: 12). Peki bizler böyle davranıyor muyuz? Eğer davranmıyorsak, o zaman başkalarından ne hakla saygı ve sevgi bekleyebiliriz? Öyle yağma yok, dostum. Ne ekersen, onu biçersin!My Hidden Paragraph Here